13. Hukuk Dairesi 2013/22131 E. , 2013/29315 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal-tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı; davalı ..."dan mesken niteliğindeki taşınmazı 03/08/2007 tarihinde 100.000,00 TL karşılığında satın aldığını, satın almadan davalı Belediyeden rayiç değer araştırması dahi yaptığını ancak satıştan 3,5 sene sonra 21/01/2011 tarihli Datça Belediye Başkanlığının yazısı ile taşınmazla ilgili yıkım kararından haberdar olduklarını, yıkım kararının iptaline ilişkin davanın ise reddedilmiş olduğunu, davalı satıcının hukuken gizli ayıplı nitelikteki taşınmazı satmakla kusurlu olduğunu, davalı Belediyenin ise yıkım kararının varlığından kendisini haberdar etmemesi ve tapuya şerh verdirmemesi nedeni ile sorumlu olduğunu ileri sürerek, adına kayıtlı tapunun iptali ile, taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değeri olan 135.000 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, Davalı ... aleyhine açılan davanın husumet sebebi ile reddine, davalı ... hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile taşınmazın resmi satış senedinde belirlenen değeri olan 45.000,00 TL nin 03/08/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı
Adına kayıtlı bulunan tapunun iptali ile davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı eldeki dava ile, Davalı ...’dan satın aldığı taşınmaz hakkında yıkım kararı bulunduğunu belirterek taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Olayları izah taraflara, uyuşmazlıklara uygulanacak kanunları belirlemek Hakim"e ait bir görevdir. Davalı ...’un eldeki davada sorumluluğu ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanmakta ise de, diğer davalı ... Başkanlığının sorumluluğu “Hizmet kusuruna” dayanmaktadır.
Bir kamu kurumunun kamu yasaları uyarınca bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar, bu işi görmesi de kararın sonucu olan bir idari eylemdir. 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 2. bendi uyarınca idari karar ve eylemler ile hizmet kusurundan doğan zararların ödettirilmesi istekleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası"nın 2/I-b. maddesi gereğince bir tam yargı davasıdır ve bu davalara bakmaya idari yargı yeri görevlidir. Temyize konu davada davacı, davalı Belediyenin taşınmaz hakkında almış olduğu yıkım kararını tapuya şerh ettirmediği ve kendisine zamanında bildirmediği için uğradığı zararın ödetilmesini istediğine göre, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle, bu davalı bakımından dava dilekçesinin reddedilmesi gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek davalı ... Belediyesi hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2- Davacı, eldeki davasında tapuda davalı adına kayıtlı olan mesken niteliğindeki taşınmazı 2007 yılında satın aldığını, daha sonradan taşınmaz hakkında yıkım kararı bulunduğunu öğrendiğini ileri sürerek taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin tahsiline karar verilmesini istemiş; mahkemece, davacının satımın feshini istediğine göre satılanı iade ile birlikte ancak ödediği satış bedelini isteyebileceği, tapu kaydında da dava konusu taşınmazın 45.000,00 TL üzerinden satıldığının belirtildiği gerekçesiyle ancak resmi senet bedeli olan 45.000 TL nin davalıdan tahsili gerektiği gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davaya konu taşınmaz 03/08/2007 tarihli sözleşme ile resmi memur önünde MK 706, BK 213, Tapu Kanunun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60 maddelerine uygun olarak davacıya satılmıştır. Satış tarihi itibarıyla tapuda satımı engelleyen veya taşınmazın niteliği ile ilgili herhangi bir şerhte bulunmamaktadır. Böyle olunca, yapılan satımın geçerli bir
satım olduğunun kabulü zorunludur. Davacı da, geçerli olan bu satış sonrası davalı belediyenin taşınmaz hakkında almış olduğu yıkım kararı nedeni ile satış sözleşmesinden döndüğünü ve davalı satıcının ise taşınmazın rayiç değerinden sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Satıcının ayıba karşı tekeffül borcu 6098 sayılı T.B.K 219 v.d maddelerinde düzenlenmiş olup, alıcının ayıp nedeni ile sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde sahip olduğu haklar ise T.BK. 229 maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre, alıcı sözleşmeden dönme halinde, satıcıdan ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesini isteme hakkına sahip olup, satıcı ise, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür. Hâl böyle olunca davalı, davacının gerçek ve müspet zararından da sorumludur Mahkemenin açıklanan bu ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yaparak taşınmazın satış tarihi olan 03.08.2007 tarihi itibariyle rayiç değerinin tespiti ile sonucuna uygun bir karar vermesi gerekirken yazılı gerekçe ile tapu satış senedindeki bedelin tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte ve 2. bentlerde açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINApeşin alınan harcın istek halinde iadesine, 26.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.