

Esas No: 2017/25754
Karar No: 2020/10810
Karar Tarihi: 28.10.2020
Nitelikli dolandırıcılık - özel belgede sahtecilik - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/25754 Esas 2020/10810 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1- TCK"nın 158/1-d, 62, 52/2 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet (3 kez)
2- TCK"nın 207/1, 62 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet (3 kez)
Sanığın nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ...’un, katılan ...’a ait nüfus cüzdanını bir şekilde ele geçirdikten sonra, üzerine kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle oluşturduğu kimlik belgesini ibraz ederek Turkcell, ... ve D-Smart şirketleri ile sahte abonelik sözleşmeleri düzenleyip katılan ... adına telefon ve internet hatları çıkarttığı ve D-Smart abonesi olduğu, daha sonra bu telefon ve internet hatlarını kullanıp, D-smart yayınlarını izleyerek faturalarının katılan ... adına tahakkuk etmesini sağladığı, bu kapsamda Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş’den 70 TL, ... şirketinden 373 TL ve D-Smart Şirketi’nden 1.005 TL haksız menfaat temin ettiği iddia edilen olayda;
1- Nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Sanığın, katılanın kimlik bilgilerini içeren sahte nüfus cüzdanı ile iki ayrı GSM şirketinden telefon hatları alarak ve D-Smart aboneliği tesis ettirerek fatura bedellerini ödememesi şeklindeki eylemlerinin, mağdur sayısınca TCK"nın 158/1-d maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hapis cezaları alt sınırdan tayin olunduğu halde, ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezalarına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasından adli para cezalarına ilişkin sırasıyla "60 gün", “50 gün” ve “1.000 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkarılarak, yerlerine sırasıyla "5 gün", “4 gün” ve "80 TL" adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle, hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Hükümden önce 10/11/2008 gün ve 27050 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 2. fıkrasındaki "İşletmeci veya adına iş yapan temsilcisine abonelik kaydı sırasında abonelik bilgileri konusunda gerçek dışı belge ve bilgi verilemez" ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükmü karşısında; sanığın eyleminin özel hüküm niteliğinde bulunan 5809 sayılı Kanun"un 56/2. maddesi delaletiyle 63/10. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu ve bu hükmün TCK"nın 75. maddesi uyarınca ön ödemeye tabi olduğu gözetilerek, sanığa ön ödeme önerisinde bulunulduktan sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, suçun hukuki vasfında hataya düşülerek özel belgede sahtecilik suçundan yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK."nın 53. maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin verdiği 08/10/2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararı, 24/11/2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden bu yönde değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
